Araştırmalar

Hizmetler Araştırmalar
ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Elektrikli araçlar, adını en temel güç sağlama mekanizması olan motorunun içten yanmalı motorların yerini elektrik motoru ile değişmesinden almaktadır. Bu araçlar enerji kaynağı olarak günümüzde ağırlıklı olarak bataryaları kullanmakla birlikte yakıt bataryaları ile çalışan modelleri de bulunmaktadır (DEK, 2018). Elektik motorları konusunda 17. yüzyılda piyasaya sürülen çok sayıda arabada kullanılmıştır. Başlangıçta arabalarda kullanılmasına rağmen elektrik motorları enerji depolamadaki zorlukları ve dolayısıyla düşük mesafeleriyle petrol kullanan motorlar gibi yaygınlaşamamıştır (Kerem, 2014). Bu motorların kaşifinin adı ile aynı adı taşıyan firma olan Tesla 21. yüzyılda sadece elektrikli olan araçları piyasaya çıkartarak piyasada tutunabilen ilk üreticidir. Tesla, Roadster modelinin 2008 yılında piyasaya çıkması, elektrikli araçların tekrar yoğun kullanımı için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu gelişmenin ardından Nissan Renault gibi büyük üreticilerden adımlar gelmiştir. Ayrıca Renault firması Avrupa’da elektrikli araçlarda yaptığı yatırımlarla öncülük etmektedir (Birer, 2020). Avrupa ülkelerinde elektrikli araçlara çok sayıda teşvik açıklanmıştır. Örneğin Almanya %100 elektrikli, hibrit ve hidrojen yakıtlı araçlarda; 2021'in sonuna kadar mevcut teşvik 3.000 Euro yerine 6.000 Euro, üreticilerin ilave 3.000 Euro desteği ile toplam 9.000 Euro 'ya kadar teşvik uygulanmaktadır. 2025’ten itibaren yılda 1 milyon elektrikli ve hibrit araç üretilmesini ve Avrupa’da en çok araç üreten ülke haline gelmesi hedefleyen Fransa’da ise elektrikli araç satın alan kişilere 7 bin Euro indirim yapıldığı bilinmektedir (ODD, 2020). Avrupa Birliği Komisyonu, Sürdürülebilir ve Akılı Ulaşım Stratejisine göre; Avrupa’da 2030 yılı sonuna kadar 30 milyon civarında elektrikli otomobil ve 80 bin tır olması öngörülmektedir.

2010 yılında dünyadaki tüm ülkelerde toplam sadece 17 bin civarında elektrikli araç varken 2019 yılına gelindiğinde yaklaşık 7,2 milyon elektrikli araba olduğu rapor edildi. Küresel stok halen Çin, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yoğunlaşmış durumdadır. 2019'da en az 20 ülke yüzde 1'in üzerinde pazar payına ulaştı (IEA, 2020).

Otomotiv piyasasında yaklaşık 450 yeni elektrikli araç modelinin 2022 sonuna kadar satışa sunulması beklenmektedir (Gersdorf et al., 2020). Otomotiv ve enerji dünyası açısından yaşanacak büyük dönüşümde öne çıkabilmek için üreticiler batarya üretimi gibi öne çıkan konularda önemli adımlar atmaktadır. Bataryaların yapılabilmesi için gerekli malzemeleri edinebilmek ve bu kritik malzemelerin üretimini sağlayacak fabrikaların kurulması konusunda üreticiler uzun vadeli stratejiler yürütmektedir.

Elektrikli araçlar; en bilinen yönleri olan çevreyi kirletmeyen ve temiz olmaları açısından incelenecek ve aracın kendi içinde yakıt tüketiminden çevre kirlenmesi olmamasının çevre açısından etkisi incelenecektir. En özet ifade ile elektrikli araçların temiz olması enerji edindikleri kaynağın temizliği ile değerlendirmelidir. Bu konuda kaynak değişiminin verim üzerindeki etkisi incelenecektir. Ülkemize ait kaynak dağılımlarını göz önünde bulunursak, ülkemizde mevcut enerji üretim kapasitesinde kullanılması halinde mevcut kaynak dağılımı yüzde 30,61 Doğal gaz, yüzde 24,24 Barajlı hidroelektrik, yüzde 11,86 Linyit, yüzde 10,54 İthal Kömür, yüzde 9,21 Akarsu, yüzde 8,73 Rüzgâr, yüzde 1,78 jeotermal ve yüzde 0,83 biyokütle göz önünde bulundurularak (EPDK, 2020) birçok ülkeye göre daha temiz elektrik enerjisi üretimi olduğu anlaşılacaktır. Ayrıca bu araştırmadaki değişimin konusu olan petrol ile çalışan motorların sağladığı karbon salınımına göre değişime göre de ülkemizdeki elektrik enerjisi üretimi daha avantajlı olacaktır.

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerindeki ekonomik konular için ise kısa, orta ve uzun vadede farklı elektrik fiyatları mümkün olabilecektir. İlgili gösterge içinde alternatifleri incelenen bu konuda oluşacak her bir fiyat değişimi elektrikli araçların yoksullar da dahil geniş bir kitle tarafından kullanılması durumunda yoksulluk ve ekonomik gelişmişlik için büyük bir etki yaratması mümkündür.

1) Kamu Hizmetleri İlişkili Etkiler

Elektrikli araçların en büyük etki yaratacağı amaçlardan birisi 7. amaç olan Erişilebilir ve Temiz Enerji Herkes için karşılanabilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi sağlamak olacaktır. Bu araçlar kendi başına bir enerji tesisi gibi de düşünülebilir. Genellikle DC elektrikli otomobil motoru 20 kW ile 30 kW arasında (Birer, 2020) olduğu için bu gün değer ortalama güçteki bir evin 2-3 katı büyüklüğündedir. Dünya üzerindeki tüm araçların elektrikli olması durumunda araçların ulaşabildiği her yerde elektrik şebekesine erişim ihtiyacı da doğmaktadır. Bu da başlangıçta mevcut şebekeden yararlanılarak ek kaynak ihtiyacının olmayacağı fakat artan sayılar ile yeni yatırımların yapılması gerekeceği yönünde beklentiler oluşturmaktadır. Dünya genelinde 2030 yılına kadar tüm araçlar içindeki elektrikli araç oranının yüzde 35’e ulaşılacağı beklenmektedir. Bu sayının Türkiye’de 1 milyon ile 2,5 milyon arasında olacağı öngörülmektedir (SHURA, 2019).

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından bakıldığında 2030 yılında gerçekleşmesi gereken uygun fiyatlı, güvenilir ve modern enerji hizmetlerine evrensel erişimin sağlanmasında milyonlar seviyesindeki araçların dolaşımda olmasının etkisi görülecektir. Elektrikli araçların fosil yakıtlı araçlara göre en temel dönüşümü olan yakıtın elektrik olması bu araçlarda enerjinin depolanmasını gerektiren bir altyapı ihtiyacı duyurmaktadır. Bunun için günümüzde hem batarya depolama hem de yakıt pili gibi teknolojiler kullanılmaktadır. Yakıt pillerine göre çok daha yaygın olan bataryalar uzun menzilde kullanım için büyük kapasitelerde araçlara monte edilmektedir. Bu kapasitenin şebekeden enerji edilemediği durumda kullanılması enerjiye erişim için bir alternatif oluşturacaktır. Enerji depolama malzemelerinin elektrikli araçlar içine yoğun kullanımı da bu malzemelerin yüksek miktarda üretimini sağlamaktadır. Bu durum atık yönetimi için bir dezavantaj olmasına rağmen kritik bir kamu hizmeti olan elektrik enerjisi kullanımı için birçok avantajı bulunmaktadır. Enerji depolama malzemelerinin yoğun kullanımının bu malzemelerin teknolojisinin gelişmesine olumlu katkı sağlamaktadır. Batarya ürünlerinde günümüzde kullanılan malzemelerde gürültü ve ısı sorunları ile karşılaşılmakta (Taşcıkaraoğlu & Erdinç, 2019) ve bu durum yağın kullanımda olan bu depolama malzemesinin günlük hayatta kullanımını zorlaşmaktadır. Artan depolama malzemesi miktarı ile bu alandaki araştırma ve geliştirme çalışmalarının artmasıyla daha gelişmiş teknolojiler sağlanması ile gürültü ve ısı sorunlarının aşılması ürünlerin daha farklı alanlarda kullanım imkânı yaratmasında avantaj sağlatmaktadır. Üretim miktarları hızla artan bu kimyasal depolama malzemelerin maliyetlerinde arzın artması ile iyileşmeler sağlamaktadır. Bataryaların 10 yıl önce maliyetleri kWh başına 1.100 $ seviyelerinde iken, günümüzde 150 $ seviyelerine kadar inmiş durumdadır. Elektrikli araçlar genelde en az 50 kWh mertebesinde batarya kapasitelerine ihtiyacı bulunmaktadır. Massachusetts Institute of Technology’den Energy Initiative olarak adlandırılmış girişimin Aramco, Equinor, Exxon Mobil, Shell, BP, Chevron, Toyota ve General Motors gibi enerji şirketleri ve araç üreticilerinin birlikte desteklemesi ile yaptığı araştırmaya göre, batarya maliyetlerinin 2030 yılından sonra kWh başına yaklaşık 120 $ seviyelerine kadar inmesi beklenmektedir (MIT Energy Initiative, 2019).

Enerji depolama malzemelerinin artış sağlamasının yenilenebilir enerji tesislerini artışında pozitif etkisi bulunmaktadır. Yenilenebilir enerji tesisleri sürekli değişen kaynaklara sahip oldukları için depolama gibi bir sistem parçası olması durumunda bu tesislerin en verimli şekilde kullanılması mümkün olmaktadır. Rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklar dünyanın değişimlerinden sürekli etkilendikleri için miktarları değişebilmektedir. Buna hava koşulları çok benzer koşullarda olan bir günde güneşin konumu kaynaklı miktarının değişimini örnek verebileceğimiz gibi bu yenilenebilir enerji tesisinin bulut gibi başka bir dış etki tarafından da değişimini de aktarabiliriz. Sürekli değişimlerin etkisi kapasitenin düşmesi ile talebin karşılamamasında olabildiği gibi değişimler sırasında oluşacak anlık aşırı yükselme ve düşmelerde cihazların sorun yaşamasına neden olabilmektedir. Yenilenebilir enerji tesislerinin enerji depolama çözümüne sahip olması durumunda arzın talepten fazla olduğu zamanlarda yenilenebilir enerji tesislerinden üretilen enerji depolanabilecek ve enerji kullanım talebinin yüksek olduğu zamanlarda kullanılabilecektir. Elektrikli araçlarda bir anlamda enerji depolama birimi oldukları için sadece bağlantı yaparak bir yenilenebilir enerji tesisinin depolama birimi olarak çalışması mümkün olacaktır. Bunun için enerji üretiminin yüksek olduğu zamanlarda araçların yenilenebilir enerji tesislerine bağlı olması yeterli olacaktır. Elektrikli araçların artması ile yaşam alanlarımızda bulunan yenilenebilir enerji tesislerinin kurulması bu konuda daha fazla üretime ulaşacak, üretim tesislerinin yaşam alanlarındaki alanı azaltmak için teknolojik altyapı ve gelişme artacak, dolayısıyla bu tesislerde toplam maliyet iyileştirilecektir. Ülkemizde halen yenilenebilir enerji tesislerinin ev ve işyeri gibi alanlarda kurulumu kısıtlı durumdadır. Yenilenebilir enerji tesislerinin küçük kapasiteli olarak yaşam alanlarında daha az bulunmasının bir sebebi halen karlı bir yatırım olmaması yanında aynı sonuca hizmet eden enerji maliyetlerine katkı sağlayacak zamanlar ile denk gelememesi bulunmaktadır. IRENA tarafından hazırlanan global yenilenebilir enerji ajandası raporunda, 2016'nın sonunda fotovoltaik enerji üretiminin 55 milyonu aştığını gösterilmektedir. Bataryalar evlerde kullanıldığından, 275 milyondan fazla konutta güneş enerjisi ile üretilen yenilenebilir enerjinin konutun enerji tüketimini karşılayabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca dünya çapında, yollarda artan elektrikli araç sayınının hızla artması ile düşük karbon veya sıfır karbon mümkün hale gelmeye başladı (IRENA, 2020).

Enerji depolamanın enerjiyi istediğimiz zaman kullanma imkanı sağlaması ile 7. amaç içindeki 2030’a kadar erişilmesi gereken yenilenebilir enerji odaklı göstergeler olan elektrik erişimi olan nüfus oranı, yenilenebilir enerji küresel enerji kaynaklarındaki payının anlamlı miktarlarda artırılması ile toplam enerji tüketimindeki yenilenebilir enerji payının artırılması, tüm enerji verimliliği ilerleme miktarının iki katına çıkarılması, yenilenebilir enerji ile enerji verimliliği araştırmaları ve teknolojileri edinmek için uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi ve enerji altyapısı ile temiz enerji teknolojisi alanlarına yatırım, Gayri safi yurt içi hasılanın yüzdesi olarak enerji verimliliğindeki yatırımlar alanında pozitif etki oluşacaktır.

Elektrikli araçların artışının enerji maliyetleri üzerine etkisi 1. amaç olan Yoksulluğa son yoksulluğun tüm biçimlerini her yerde sona erdirmek ile değerlendirmek gerekmektedir. Elektrikli araçların sayısının hızlı artışı ile enerji fiyatlarında yükselme olabileceği gibi, arz tarafında talebe denk yatırımların olması durumunda araçların depolama kapasitesi sayesinde avantajlı fiyatlar ile karşılaşılabilecektir. Elektrikli araçların satış bedellerinin hızla iyileşmesi ile 2022 ile 2024 yılları arasında fosil yakıtlı (Dizel, Benzin, LPG vb.) araçların fiyatlarını yakalayacağı tahmin edilmektedir (Bloomberg, 2019). Elektrikli araçların günümüzdeki yakıt (elektrik) maliyetlerini göz önünde bulundurursak, satış sayılarının hızlı bir artış kazanması beklenmektedir. Bu aşamada avantajlı olan fiyatlar elektrikli araçların sayılarının çok hızlı artması durumunda bu talebe enerji arzının hızlı cevap verememesi durumunda enerji fiyatlarında da artışlar yaşanması mümkündür. Hızlı artış tahmini gerçekleşirse bir yandan da bu talebe cevap verecek şarj altyapının kurulması gerekecektir. Türkiye’de şu ana kadar kullanımda olan araçlardan alınan verilere göre; araç başına yaklaşık 3.000 kWh tüketim oluşmaktadır (SHURA, 2019). Hem dünyada hem de Türkiye’de ilk aşamada 2030 yılına kadar en fazla yüzde 30 elektrikli araç olması beklenmektedir. Mevcut beklentiler ile elektrikli araç artış hızının enerji arzında bir kriz beklentisi bulunmamaktadır. Yüksek fiyat durumu ancak hızlı artışın olması durumunda olması muhtemeldir. Elektrikli araç sayılarının artış hızı ile elektrik üretim yatırımlarının hızının benzer olması durumunda ya da herhangi bir kısıt olmaması durumunda kapasitenin daha dengeli kullanılması ile enerji bedellerinde avantaj sağlanmasına neden olacaktır. Özellikle gece saatlerinde düşen enerji üretim kapasitesinin elektrikli araçların depoları olan bataryalarda değerlendirilmesi ile düşük talep zamanındaki boşta ve daha ucuz maliyetli kapasite kullanılabilecektir.

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Elektrikli araçların artışının olduğu dönemde gerekecek ek enerji tüketim tesisi yatırım kapasitesi artış hızı da şu an olduğu kadar yüksek olmayabilir. Elektrikli araçların hem enerji tesislerini günün her saatine dağılarak ve sanayinin çalışmadığı günler gibi kapasitesi düşük günleri kullanarak daha dengeli bir enerji talebine yardımcı olması hem de enerji depoları olan bataryalarından elektrik şebekesine geri enerji sağlaması ile enerji kapasitesine ihtiyacı diğer tüketim noktalarına göre daha düşük olacaktır. Bu da demek oluyor ki; elektrikli araçların artış hızının elektrik enerjisi üretim tesislerinin artış hızından daha fazla olması da sorun yaratmayacaktır. Buradaki makasın ne kadar olacağı enerji piyasası tarafından yakından takip edilmeli ve açılmamasına özen gösterilmelidir. Elektrikli araçların elektrik şebekesine geri enerji verebilme imkânı enerji talebinin en üstlere çıkıp enerji üretim arzının çok zorlandığını zamanlarda alternatif bir kapasite oluşturacaktır. Bu işleminde elektrikli araç kullanıcılarına da kazanç sağlayacaktır. EPİAŞ 18 Ocak 2021 tarihine ait piyasa takas fiyatlarının olduğu tabloda görüldüğü gibi enerji bedellerinin düşük olduğu saat 2:00 ile 6:00 arasında elektrikli aracının bataryalarını tam doldurması durumunda bu enerji gün içinde fiyatların yüksek olduğu zaman aralığında satması durumunda kazanç sağlayacaktır. Şu an saatlik fiyatlama uygulamaları ev kullanıcıları için bulunmuyor fakat serbest piyasada bu fiyatlama mekanizması mevcut olduğu için yoğun saatlik talep ile hayatımıza girmesi kaçınılmaz olacaktır. 12. amaç çerçevesinde çevre üzerinde etkisi olan zararlı teşviklerin aşamalı olarak kaldırılması ve vergi yapılarının ulusal koşullara göre ayarlanması, gelişmekte olan ülkelerin özel ihtiyaç ve koşullarının dikkate alınması ve etkilenen toplulukların korunması dahil olmak üzere piyasa rahatsızlıklarının ortadan kaldırılması, kalkınma üzerinde potansiyel olumsuz etkilere neden olacağı için fosil yakıtlardaki teşviklerin ve ülkenin toplam fosil yakıt harcamasının ve gayri safi yurt içi hasılanın yüzdesi olarak fosil yakıt sübvansiyonlarının miktarının değiştirilmesi gerekmektedir. 1. amaç ile ilgili bir diğer önemli konu ise mevcutta araç üretimi yapan bazı firmaların üretimlerini elektrikli araç oldukları için başka ülkelere kaydırması ile eski tesislerin bulunduğu ülkelerdeki yerlerde ekonomik koşullarda negatif değişim olabilecekken, yeni tesislerin açıldığı yerlerde ise ekonomik koşulların iyileşmesi söz konusu olacaktır. Aynı şekilde fosil yakıtlı araçlara sahip firmaların piyasadaki üstünlüklerini kaybetmeleri ve en kötü sonuç olarak piyasadan çekilmeleri halinde bu firmalarda çalışan kişilerin hayatlarında ve bu alandan beslenen birçok sektörde çalışan kişinin hayatında olumsuz etkiler oluşabilecektir. Burada global olarak bir denge söz konusu olduğu için hayatına elektrikli araç üretimi ile başlayan firmaların üretimlerinin olduğu yerlerde de ekonomik hayatta olumlu etkiler yaşanacak ve burada yaşayan kişilere yeni iş imkanları ile daha ekonomik ferah koşulları sağlanabilecektir. Türkiye’de yeni otomobil girişiminde olduğu gibi ilk defa üretime elektrikli araçlar ile başlayacak firmaların olduğu yerlerde yapılacak üretim nedeniyle oluşacak istihdam ile yoksulluğun azaltılmasına bu bölge için olumlu etki yaratmak mümkün olacaktır. Kendi ülkesinde üretimin olması ile de ülkelerin daha önce ithalat yoluyla aldıkları araç sayılarında azalma olması ile bu firmaların uluslararası satış yapabilmesi halinde ihracat için de olumlu bir durum oluşturması söz konusu olacaktır. Bunun tam tersi durum da satışları azalan ülkelerde yaşanacaktır. Üretimin günümüzde üretim yapan yerlerden başka bölgelere kaymasında global olarak avantaj ya da dezavantaj bulunabilecek olması ile bunu ölçmek için sektörün daha da gelişip izlenmesi gerekmektedir. Günümüzde çok sayıda yeni firmanın da üretimlerine farklı ülkelerde başlayacağını açıklaması ile bu etkilerin sonuçlarını görüyor olacağız.

2) Atıklar ve Hava Kirliliği ile İlişkili Etkiler

Elektrikli araçların artışı ile bugüne kadar hayatımızda hiç olmadığı kadar bulunması gerekecek kimyasal enerji depolama çözümleri olan bataryalar olacaktır. Elektrikli araçlara ait bataryaların artık kullanılamaz hale geldiğinde, diğer parçalara kıyasla geri dönüşüm süreçleri kolay olmayacaktır. Bu malzemeler genellikle atık hiyerarşisi çerçevesinde tartışılır: önce azaltma, ardından yeniden kullanma, geri dönüştürme, enerjiyi geri kazanma ve arıtma ve imha etme şeklinde süreçlerden geçirilir (European Council, 2008). Basamaklı bir yaklaşım olarak da bilinen bu, birçok katı atık türünün sürdürülebilir yönetimi için politika yapıcılar tarafından kullanılan yol gösterici bir felsefedir. Bataryalar elektrikli bir araçlardan bir daha kullanılmayacak şekilde söküldüklerinde sabit depolama uygulamalarında yeniden kullanılabilmekte veya bileşen malzemeleri geri kazanmak için geri dönüşüm tesislerine gönderilebilmektedir. Kullanılmış elektrikli araç bataryalarının yönetilmesi ile değer koruma süreçleri, yeniden kullanım, onarım, yenileme veya yeniden üretim yoluyla ürün ömrünü uzatabilmektedir. Değer muhafaza etmenin diğer sektörlerdeki malzeme talebini ve emisyonları önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir. Bataryaların sabit depolama için yeniden kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın, eninde sonunda geri dönüştürülmeleri veya atılmaları gerekecektir. Geri dönüşümle ilgili fırsatları ve engelleri anlamak, birincil kaynakların madenciliği ve rafine edilmesiyle ilişkili çevresel etkileri azaltmak ve ayrıca bataryaların uygunsuz şekilde elden çıkarılmasını önlemek için çok önemlidir (IEA, 2020).

3. amaç olan Sağlık ve Kaliteli Yaşam: Sağlıklı ve kaliteli yaşamı her yaşta güvence altına almak içindeki elektrikli araçların artması ile ilişkilendirilmesi gereken konular; göstergelerde bulunan zararlı kimyasallar ve hava, su ve toprak kirlenmesi ile oluşan hastalık ve ölüm sayılarının azaltılması olacaktır. Bataryaların kullanım ömürlerinin sonuna gelindiğinde yok edilmesi de hem teknik olarak zor hem de maliyetli olduğu için gelişmekte olan ülkelerde tercih edilmemesi mümkün olabilecektir. Bu aşamada yüksek kirlenme yaşanmaması için uluslararası topluma her bir ülkedeki kimyasal kirlenmenin takibi için iş düşmektedir. Denizlere ve okyanuslara karışacak bu büyük miktarlı atık maddeler tüm ulusların zarar görmesine neden olacak kadar büyük tehlikeye dönüşebilecektir. Bataryaların dönüşümü prosedürleri hassasiyetle uygulanmalı ve sonuçları kamu tarafından takip edilen bir konu haline getirilmelidir. 6. amaç olan Temiz Su ve Sanitasyon Herkes için erişilebilir su ve atık su hizmetlerini ve sürdürülebilir su yönetimini güvence altına almak içindeki göstergelerden kirliliği azaltmak için kimyasalların ve maddelerin salınımını en aza indirgeyerek, arıtılmamış atık su oranını yarıya indirerek ve geri dönüşümü ve güvenli tekrar kullanımı küresel olarak ciddi ölçüde artırarak su kalitesinin yükseltilmesi, iyi su kalitesi çevresine sahip su alanlarının oranı takip edilmektedir. 12. Amaç olan Sorumlu üretim ve tüketim Sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarını sağlamak içindeki göstergelerden doğal kaynakların sürdürülebilir yönetiminin ve etkin kullanımının sağlanması ile kimyasalların ve tüm atıkların yaşam döngüleri boyunca çevresel olarak sağlam biçimde yönetimlerinin sağlanması, kimyasal ve atık etkilerini insan sağlığı ve çevre açısından en aza indirgemek için havaya, suya ve toprağa karışmalarının azaltılması amaçlanmaktadır.

Tüm enerji kaynaklarından üretilen enerjinin elektrikli araçlar ile ilişkisi incelendiğinde kaynaktan bağımsız olarak üretilen elektrik enerji üretim kapasitesi kullanılabilecektir. Fosil yakıtlı araçlarda petrol kökenli olan yakıtlardan bazı biyoyakıtlara genişleme olsa da bu tür araçlarda karbon salınımı yapmayan enerji kaynağı mümkün olmakta ve her yeni teknoloji ancak daha temiz bir kaynak olabilmektedir. Elektrikli araçlarında daha temiz enerji kaynağı olabilmesi enerjiyi edindiği elektrik şebekesinden gelen kaynakların da temiz olması gerekmektedir. Dizel, Benzin ve LPG gibi yakıtlı motorlardan elektrik motorlarına geçişle birlikte otomobillerde yakıt bazlı sera gazı üretimi yok edilmektedir. Elektrik enerjisi kaynağının mevcut petrol ürünlerinden daha temiz veya daha kirli olup olmadığını karşılaştırılması ile bu kaynakların tüm çevresel kaynaklar açısından temiz olup olmadığı anlaşılabilecektir. Çoğunlukla enerji üretimi temiz kaynaklardan yapan ülkeler (Türkiye gibi) petrol ürünlerine göre toplamda daha temiz elektrik enerjisi sunmakta (Özdemir, 2020) ve çevre açısından daha tercih edilebilir durumda olmaktadır. Elektrik üretiminin ağırlıklı olarak kömür gibi kirli kaynaklardan üretildiği Çin gibi bölgelerde (Paik, 2015), aracın sıfır sera gazı üretimi olsa bile çevre açısından toplam kirlenme olarak faydadan çok zararı olabilecektir. Toplam kirlenme değerlendirilirken üretim kaynağının türü ve bunun elektrik motoru aracılığı ile kazandırdığı güç miktarı da hesaba katılmalıdır. Bir örnek ile açıklarsak bir bölgede tüm elektrik enerjisinin üretiminin petrol kaynaklı yakıtlardan daha fazla sera gazı salınımı ve kirlenme yarattığını düşünülerek, buradan edinilen elektrik enerjisi içten yanmalı motorlara göre daha yüksek verimli elektrik motorunda kullanılması ile elde edinilen sonuç ile aynı kWh gücü sağlayan içten yanmalı motorda oluşan sonuçlar ile karşılaştırılması gerekmektedir. Burada enerji kaynağından daha fazla sera gazı salınımı ve kirlenme olabilecekken buradaki artış motorlardaki verim nedeniyle daha az etkiler hale gelmesi mümkündür. Elektrik motorları içten yanmalı motorlara göre çok daha verimlidir. Elektrik motorları kullandıkları enerjinin yaklaşık yüzde 90’dan fazlasını hareket enerjisine dönüştürebilmektedir. Fosil yakıt bazlı içten yanmalı motorlarda bu oran yüzde 25 civarındadır. Elektrikli araçlarda kullanılan elektrik motorları alternatif akım veya doğru akımlı motorlar olarak ayrılmaktadır. Genel olarak, bir DC elektrikli aracın elektrik motoru 20 kW ile 30 kW arasında çalışmaktadır (Birer, 2020). Bu gücü evlerimiz ile karşılaştırıldığında, elektrikli araçlardaki bu gücün yaklaşık bir evin 2 ila 3 katı olduğu görülmektedir. Bu basit karşılaştırma bile ne kadar büyük bir kapasitede güç ile karşı karşıya olduğumuz göstermektedir. Motorların verimliliği ve ek yarattığı faydalar göz önünde bulunarak bu değişimin verimlilik açısından artış sağlatacağı açıktır. Bu konuda elektrikli araçlar yavaşlarken frenleme mekanizmasından elde edilen kinetik enerjisinin geri kazanılması en önemli ek faydalardan biridir. Bu şekilde motor freni yapılması ile aracın tekerlerinde bulunan fren sistemlerindeki yük azalarak bu parçaların daha fazla kullanım imkânı oluşur. Ayrıca elektrik motorları trafikte bekleme veya hareket halinde hızlanma yapılmaması gibi anlarda içten yanmalı motorlar gibi güç aktarmadan beklerken enerji harcamamaktadır. Bu şekilde boşa harcadığımız enerji de tüm hesaplar yapılırken eklenilmesi gereken bir maddedir.

Hava kirliliği açısından eş kirlenme olması durumunda bile egzoz gazı yoğunluğu gibi insanların yaşam alanlarındaki kaliteyi düşüren durumların elektrikli araçlar ile yaşam alanlarından uzaklaşması mümkün olacaktır. Bu da sağlık açısından değerlendirildiğinde bir avantaj sağlaması mümkün olacaktır. Günümüzde birçok şehir merkezinde trafiğin yoğun olduğu yerlerde oluşan egzoz kirliliğinin olmaması için yüksek motor hacimli araçlardan yüksek motor olduğunda yüksek vergi alarak daha düşük motor hacmi araçların tercih edilmesi amaçlanmaktadır. Elektrikli araçların tercih edilmesi durumunda bu istenen emisyon azaltımına yardım edecektir. Elektrikli araçların bir önemli önlediği kirlikte gürültü için olacaktır. Motorların tamamen sessiz hale gelmesiyle, elektrikli araçlardan sadece aracın yola olan temasından gelen sesler kalacaktır. Bu da günümüzde çok gürültülü olan şehir merkezleri ve kalabalık yollarda gürültüyü yok ederek kalıcı bir iyileşme yamak mümkün olacaktır. Ses konusunda yakıtta olan kirlenmenin azalarak da olsa yer değiştirmesi gibi değil de tamamen yok olacağı için bu tamamen bir avantaj olarak adlandırılabilecektir.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri içindeki atıklara ve hava kirliliğine ilişkin maddeler olan ilişkin 11. amaç olan sürdürülebilir şehirler ve topluluklar Şehirleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak göstergelerinde bulunan hava kalitesinin artırılması ile kentlerin kişi başına düşen olumsuz çevresel etkilerinin azaltılması, 3. amaç göstergelerinden hane halkları ve çevre ortamının hava kirliliğinden edindikleri zararlar ve ölümler, 13. Amaç olan iklim eylemi İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acilen eyleme geçmek içindeki gösterge düşük sera gazı emisyonu geliştirme ve iklim direncini geliştirmek ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum yeteneğini arttırmak, iklim değişikliği azalmak, iklim değişikliğine uyum, etkinin azaltılması ve erken uyarı konularında eğitimin, farkındalık yaratmanın ve insani ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, 14. amaç olan sudaki yaşam Sürdürülebilir kalkınma için okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir kullanmak içindeki göstergelerden okyanus asitlenmesinin etkilerinin ele alınması ve en aza indirgenmesi, 15. amaç olan Karasal yaşam karasal ekosistemleri korumak, iyileştirmek ve sürdürülebilir kullanımını desteklemek; sürdürülebilir orman yönetimini sağlamak; çölleşme ile mücadele etmek; arazi bozunumunu durdurmak ve tersine çevirmek; biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek bu kapsamda sera gazları salınımında elektrikli araçların avantaj sağlaması nedeniyle olumlu etkilenecektir. 3. amaç içindeki diğer göstergeler incelendiğinde; elektrikli araçların mevcutta kullanılan fosil yakıtlı araçların yerine geçmesi ile araçların sürüş teknolojilerinden çok enerji harcama türü değişecektir. Bu nedenle göstergelerde bulunan karayollarında oluşacak trafik kazalarınki ölümlerin ve yaralanmaların sayısının değişmesine günümüzdeki hali ile bir etkisi olmayacağı gözükmektedir. Bundan sonraki gelişmeler ile elektrikli araçlarda teknolojideki gelişimlerin sürüş teknolojileri ve araçların gövdesi içinde daha fazla gelişmesi halinde avantajları gözden geçirmek gerekecektir.

Ülkemizin elektrikli araçların yaygınlaşması ile yakıt pili kullanan araç türlerinde teknolojinin gelişmesi durumunda büyük bir avantaj sağlayabilecektir. Bor minerallerinin çoğunluğu ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye’nin teknik olarak kanıtlanmış bor minerali rezervleri 800 milyon ton, toplam muhtemel rezervleri de 2.443.142.000 ton olarak belirlenmektedir. Dünyadaki rezervlerinin yüzde 72,5’i ülkemizde bulunmaktadır. Bu rezervler ile tüm dünyaya 450 yıl yetecek kadar Bor minerali bulunmaktadır. Sodyum Bor Hidrür (NaBH4) Sıvı haldeyken doğrudan yakıt pili olarak kullanılabilmektedir (Özdemir, 2020).

3) Teknoloji İlişkili Etkiler

Elektrikli araçlar, dünyanın birçok şehrinde yaygın hale gelmektedir. Ulaşımın elektrifikasyonu kişisel arabalar, taksi, araba paylaşımı, araç çağırma ve belediye filoları, şehir içi otobüsler, iki üç tekerlekli araç ve ticari ve yük taşıtları gibi çok çeşitli şekillerde ve artan bir şekilde yer almaktadır (IEA, 2020). Bu artan araç filolarında tüm dünyada değişim yaşanması hızlı da olsa yavaş da olsa uzun vade de gerçekleşecektir. Teknoloji ile ilişkili göstergeleri incelediğimizde 1.4. maddesinde uygun yeni teknolojiler gibi konularda eşit haklara sahip olmalarının sağlanması, gelişmekte olan ülkelerin daha sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarına yönelmeleri için bilimsel ve teknolojik kapasitelerini güçlendirme konusunda desteklenmeleri, gelişmekte olan ülkelere sürdürülebilir tüketim, üretim ve çevreye uyumlu teknolojiler için araştırma geliştirmede alanında yapılan yardım miktarı, 17. amaç olan amaçlar için ortaklıklar uygulama araçlarını güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklığı canlandırmak içindeki bilim, teknoloji ve yenilikçilik alanlarında Kuzey-Güney, Güney-Güney ve üçlü bölgesel ve uluslararası işbirliğinin ve bilim, teknoloji ve yenilikçiliğe erişimin ilerletilmesi ve özellikle Birleşmiş Milletler düzeyinde mevcut mekanizmalar arasında geliştirilmiş işbirliği ve küresel bir teknoloji kolaylaştırma mekanizması aracılığıyla üzerinde anlaşmaya varılan hükümler konusunda bilgi paylaşımının çoğaltılması, işbirliği türüne göre ülkeler arasındaki bilim veya teknoloji işbirliği anlaşmaları ve programlarının sayısı, çevresel açıdan sağlam teknolojilerin gelişmekte olan ülkelerde üzerinde ortak olarak anlaşmaya varıldığı üzere ayrıcalıklı ve öncelikli koşullar da dâhil olmak üzere uygun koşullarda gelişiminin, transferinin ve yayılmasını desteklenmesi, çevreye duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi, transferi, yayılması ve yayılmasını teşvik eden gelişmekte olan ülkeler için onaylanmış toplam fon tutarı içeriğinde elektrikli araçların şarj altyapısı ile enerji depolama çözümlerinde yapılması gereken atık yönetimi gibi konularda teknoloji transferi ilişkilendirilebilecektir. Elektrikli araçları üreten ülkelerde değişiklik olsa da mevcut araç üreticisi ülkeler ağırlıklı yürüyen bir otomotiv sektöründe bir aktarım olmasa bile araçları kullanan ülkelere yapılması gereken teknoloji transferleri bulunmaktadır. Atıklar ile ilişkili maddelerin çalışıldığı bölümde aktarıldığı gibi elektrikli araçlar kaynaklı oluşacak zararlı atıkların araç kullanan ve teknoloji geliştirmemiş ülkelerin yalnız başına bırakılması halinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine erişebilmekte zorluklar olacaktır.

Gelişmekte olan ülkelerde sadece teknoloji transferinin ötesinde kendi teknolojilerinin üretir hale gelmelerini sağlayacak altyapıyı daha sürdürülebilir hale gelmesini sağlayacaktır. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri içindeki amaç ve göstergeler incelendiğinde 9. amaç olan sanayi, yenilikçilik ve altyapı dayanıklı altyapılar tesis etmek, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi desteklemek ve yenilikçiliği güçlendirmek içindeki ulaşım modlarına göre yolcu ve yük hacmi içindeki kaynakların daha verimli kullanımının artırılması ve temiz ve çevresel açıdan daha sağlam teknolojiler ve sanayi süreçlerinin daha çok benimsenmesi yoluyla altyapının ve güçlendirme sanayilerinin sürdürülebilir hale gelecek biçimde geliştirilmesi, yenilikçiliğin teşvik edilmesi ve her 1 milyon kişi içindeki araştırma geliştirme alanında çalışan kişi sayısının, kamu araştırmalarının, özel araştırmaların ve hükümet harcamalarının önemli ölçüde artırılması yoluyla bilimsel araştırmanın geliştirilmesi ve sanayi sektörlerinin teknolojik yetkinliklerinin genişletilmesi, Afrika ülkelerine, en az gelişmiş ülkelere, karayla çevrili gelişmekte olan ülkelere ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine genişletilmiş finansal, teknolojik ve teknik destek verilmesi yoluyla gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir ve dayanıklı altyapı geliştirmenin kolaylaştırılması ile ilişkilendirilebilecektir. Bu şekilde sadece hazır olan teknolojilerin paylaşılması yerine kendi gelişim ortamlarını sağlamak 14. amaç olan nitelikli eğitim kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenim fırsatlarını teşvik etmek için önemli bir kazanım sağlatacaktır. Teknolojileri geliştirmek için çalışan ülkelerde araştırma geliştirme altyapısının oluşturulması için yapılan destekler en küçük yaştaki okullardan yüksek öğrenime kadar zenginlik yaratacaktır. Sanayisi ve teknoloji gelişimi olan yerlerdeki okulların ve eğitimin kalitesi çevreden etkilenmesi çok doğaldır. Bu bir ülkenin içinde bile sanayi ve teknoloji imkanların daha fazla olduğu bölgelerdeki okullar daha olumlu etkilenirken, bu imkanların az olduğu bölgelerdeki eğitimler de teknik alanda daha zayıf kalmaktadır.

4) Direk Etkisi Olmayan Amaç ve Göstergeler

Günlük hayatımızda ulaşım artık temel ihtiyaç haline geldiği için bu alanda yapılan her değişiklik az ya da çok hayatın tüm alanlarını etkilemektedir. Fosil yakıtlı olan araçlardan elektrikli araçlara geçiş ile birlikte de aşağıda sayılan maddelerde dolaylı olarak mutlaka etki olması ile şu anda eşlenebilecek direk etkisi olmadığı için bu şekilde sınıflandırılmışlardır. Araç ve yakıtlarına ait endüstriler global ekonomiler içinde büyük bir paya sahip oldukları için yaşanan değişimler hem toplumlar arası değişimlerde hem de toplumların içindeki kesimlere ait paylaşımların değişmesinde rol oynayacaktır. Örneğin araçların petrol ürünleri yerine elektrik kullanması ile bile enerji kaynaklarının değerleri, bölgesel zenginlikler ve ülkelerin jeopolitik konumları etkilenecektir.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri içindeki amaç ve göstergeler incelendiğinde; 2. amaç olan Açlığa son; açlığı bitirmek, gıda güvenliğine ve iyi beslenmeye ulaşmak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek, 5. amaç olan Toplumsal cinsiyet eşitliği Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve tüm kadınlar ile kız çocuklarını güçlendirmek, 8. amaç olan İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme istikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işleri desteklemek, 10. amaç olan Eşitsizliklerin azaltılması ülkeler içinde ve arasında eşitsizlikleri azaltmak. 16. amaç olan Barış, adalet ve güçlü kurumlar Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve kapsayıcı toplumlar tesis etmek, herkes için adalete erişimi sağlamak ve her düzeyde etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak başlıkları altındaki göstergeler ile incelendiğinde direk etkilendiği içerik olmadığı görülmektedir.

Sonuç

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile elektrikli araçlara dönüşümün incelendiği bu çalışmada; elektrikli araçların hayatımıza nasıl girdiği, ne gibi değişiklikler yarattığı incelenerek, sosyal hayatta etkisi olacak bu değişimin amaç ve hedeflerdeki olumlu ya da olumsuz nasıl etki yarattığı konusunda yorumlar yapılmaya çalışılmıştır. Elektrikli araçlar hayatımıza bizim neslimizden bile önce girmesine rağmen yeterli teknoloji geliştirilememesi nedeniyle yer bulamamış, fakat günümüzde gelişen teknoloji ve çevre hassasiyeti nedeniyle tekrar hayatımıza girmiştir. Çevre açısından etkinin nasıl yaratılacağı konusundaki başlıklar ve içten yanmalı motordan elektrik motoruna geçiş ile edinilen hava kirliliği ve emisyon salınımında azalım, elektrikli araçlar ile kullanımı artan kimyasal depolama malzemelerinin yaratacağı etkiler olarak temel başlıklarda toplanabilir. Elektrikli araçların şehirlerimizde fosil yakıtlı araçların yerini alması ile insanların yaşadığı yerleşim bölgelerinden egzoz gazının uzaklaştırılması sağlanacak ve bu bölgelerde yaşayanlar daha temiz bir yaşam alanına ulaşacaktır. Küresel açıdan toplam bir fayda üretebilmek içinde elektrikli araçları kullanarak egzoz gazını şehirlerdeki yaşam alanlarının dışına atmak yetmeyecektir. Mevcutta içten yanmalı motorlarda kullanılan fosil yakıt yerine elektrik enerjisi üretim tesislerinde, yine benze fosil yakıtlar veya daha kötüsü daha çok kirlenme yaratan kaynaklar kullanılacaksa, toplamda çevre için bir kazanım olmayacaktır. Fosil kaynaklı ürünler olan kömür ve petrolden uzaklaştıkça, temiz kaynaklarla üretim yapıldığında, elektrikli arabaların tam anlamıyla çevre dostu olduğu söylenebilecektir. Bu noktada içten yanmalı motordaki verim ile elektrikli araçtaki motorların verimi de hesaba katılması gereken bir faktördür. Elektrikli motorların yüksek verimlilikleri, trafikte bekleme veya hızlanmama gibi pasif durumlarda yakıt harcamaması ve fren yapma durumundaki geri kazanımları nedeniyle avantajları daha fazladır.

Çevre etkilerinden sonra bir diğer önemli başlık olan kamusal hizmetlere erişim konusu incelendiğinde ise; elektrikli araçlar, enerji sektöründe mevcutta bulunan enerji üretim tesislerine ait kapasitenin daha verimli kullanımına yardım ederek teknik ve finansal açıdan faydalar sağlayacaktır. Enerji kapasitesinin verimli kullanımını, tüm araçların batarya ünitelerinin toplamı ile devasa büyüklükte bir enerji depolama kapasitesi sağlayarak ve enerji depolama kapasitesinin enerjinin az kullanıldığı yani birim maliyetinin düşük olduğu zamanlarda doldurarak sağlayacaktır. Enerjinin düşük maliyetli zamanlarda depolanıp, yüksek maliyetli zamanlarda harcanması hem enerji şebekesi dolaysıyla devletlerin hem de değişine maliyetten etkilenecek vatandaşları ilgilendirmektedir. Ülke genelindeki elektrik üretim tesislerine ait boşta bekleyen kapasitelerin kullanımı sağlanarak, birçok ülke için kritik bir konu olan enerji ürünlerindeki dışa bağımlılık konusunda iyileşme sağlanmasına yardımcı olacaktır. Ülkemizin enerji arz güvenliği hem politik açıdan hem de ekonomi açısından büyük öneme sahiptir. Türkiye için geçerli olan durum günümüzde birçok Avrupa ülkesinde ve dünyanın farklı bölgelerinde enerji üreticisi konumunda olmayan ülkelerde de geçerlidir. Bu bölgelerde fosil kaynakların olmaması durumunu, gün geçtikçe teknolojik iyileşerek kapasitesini artıran yenilenebilir enerji ile karşılamaya çalışarak daha sürdürülebilir bir çevre için olumlu bir hale çevirmek mümkündür.

Fosil yakıt kaynakları olmayan çok sayıda ülkede yenilenebilir doğal kaynaklar bulunmaktadır. Genellikle kaynak potansiyelinin enerji üretimine çevrilememesinin sebebi bu ülkelerdeki teknoloji imkanlarının yeterli olmamasıdır. Elektrikli araçların dünyanın her yerinde yaygınlaşması ile teknoloji firmalarına yeni ürün ve çözüm üretme imkânı oluşur. Yeni çıkacak ürün ve çözümlerin dünya çapındaki kullanıcılara ulaştırılması da ülkemiz için hem finansal kazanım hem de nitelikli istihdam artışı sağlayacaktır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yerli kaynakların kullanımı daha fazla kolaylaşacağı için Araştırma Geliştirme faaliyetlerine destek çok önemlidir. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri içindeki teknoloji ve Araştırma Geliştirme faaliyetleri için ayrılan bütçelerin yerinde kullanımı ile temiz kaynaklı üretim yapan tesislere ve enerjiyi temiz tüketen ekipmanların kullanımı dünyanın her yerinden yaygınlaşabilecektir.

Konu günlük hayatımızda kullandığımız ulaşım hizmetleri olunca birçok yan sektörün de bu durumdan etkilenmesi mümkündür, bunu göz önünde bulundurarak ülkeler arası değişen üretim tesisleri de şahısların hayatını da çok etkileyecektir. Bu konuda yaşanacak değişim bölgeler arası olduğu için olumlu ya da olumsuz olarak nitelemek yerine sadece bir not olarak eklenmiştir.  

Kaynakça
  1. Birer, G. C. (2020). Elektrikli Araçlar. Bilim ve Teknik. https://bilimteknik.tubitak.gov.tr/system/files/makale/28_elektrikli.pdf
  2. Bloomberg. (2019). Elektrikli araçlar 3 yıl içinde benzinlilerden ucuz olacak. https://www.sharz.net/elektrikli-araclar-3-yil-icinde-benzinlilerden-ucuz-olacak/
  3. DEK. (2018). Elektri̇kli̇ Araçlar. https://www.dunyaenerji.org.tr/elektrikli-araclar/
  4. EPDK. (2020). Elektri̇k Pi̇yasasi Sektör Raporu. https://www.epdk.gov.tr/Detay/DownloadDocument?id=5mh71upMBgM=
  5. European Council. (2008). Directive 2008/98/CE of the European Parliament and of the Council on Waste and Repealing Certain Directives. Official Journal of European Union, L312, 1–59. http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2008:312:0003:01:ES:HTML
  6. Gersdorf, T., Hertzke, P., Schaufuss, P., & Schenk, S. (2020). McKinsey Electric Vehicle Index: Europe Cushions a Global Plunge in EV Sales. McKinsey & Company, July(July), 1–12.
  7. IEA. (2020). Global EV Outlook 2020. In Global EV Outlook 2020. https://doi.org/10.1787/d394399e-en
  8. IRENA. (2020). Global Renewables Outlook: Energy transformation 2050. In International Renewable Energy Agency. https://www.irena.org/publications/2020/Apr/Global-Renewables-Outlook-2020
  9. Kerem, A. (2014). Elektrikli Araç Teknolojisinin Gelişimi ve Gelecek Beklentileri. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 5(1), 1–13.
  10. MIT Energy Initiative. (2019). Insights into Future Mobility. 220. http://energy.mit.edu/insightsintofuturemobility
  11. ODD. (2020). Makro Ekonomik Değerlendirme.
  12. Özdemir, Y. (2020). Türkiye’nin Enerji Stratejisi.
  13. Paik, K.-W. (2015). Sino-Russian Gas and Oil Cooperation: Entering into a New Era of Strategic Partnership?
  14. SHURA. (2019). Turkiye Ulaştırma Sektörünün Dönüşümü Elektrikli Araçların Türkiye Dagitim Şebekesine Etkileri Etkileri.
  15. Taşcıkaraoğlu, A., & Erdinç, O. (2019). Paylaşımlı Elektrik Enerjisi Depolama Sisteminin Kullanımına Dayanan Bir Enerji Yönetimi Yaklaşımı. https://doi.org/10.31590/ejosat.574062

İletişim

Kavacık Mah. Öge Sk. No: 20/17 Beykoz / İstanbul

Ulutek Teknopark Üniversite 1. Cad. No: 933 Görükle Nilüfer / Bursa

+90 850 307 92 77

© 2023 United Yazılım Teknolojileri A.Ş. Tüm Hakları Saklıdır.